Artan küresel ısınma sorununu çözebilmeye yönelik günümüzdeki yaşam sürdürülemez tarzının yerine iklim nötr yapılı çevre oluşturulmasına yardımcı olabilecek çok sayıda çalışma arasında biyotasarım kavramı gitgide daha popüler hale gelmektedir. Biyotasarım doğadan öğrenme, ilham alma, canlı organizmaları tasarım girdisi olarak kullanma ve biyolojik süreçleri taklit etmeyi kapsamaktadır. Bu amaçla kullanılabilecek organizmalardan biri olan sucul ortamlarda yaşayan mikroalgler bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Dünyanın ekosisteminde önemli bir yere sahip olan bu fotosentetik organizmalar atmosferde oksijen ve ozon kaynağı, karbondioksit deposu, gıda ve biyoyakıt kaynağı ve atık ürünler için ayrıştırıcı gibi işlevler görebilmektedir. Bu işlevler kentsel alanlarda da önemli gereksinimlerin arasında yer almaktadır. Amaç: Bu çalışmada, mikroalglerin kentsel dokuda ve karbon nötr yerleşimler tasarlamakta olası kullanımlarının değerlendirilmesi amaçlamaktadır. Yöntem: Çalışmada, alg uygulamalarının amaç ve etkileri çoğunlukla inşa edilmiş vaka çalışmaları üzerinden incelenmektedir. Aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde mikroalg üretiminin avantaj ve dezavantajlarını anlamak için GZFT analizi yapılmıştır. Bulgular: Mikroalgli sistem uygulamalarının karbon döngüsü, su arıtımı, enerji dönüşümü, gıda üretimi ve hava kalitesinin iyileştirilmesi gibi ekosistem işlevlerini gerçekleştirerek yapılı çevreye yardımcı olabileceği tespit edilmiştir. Sonuç: Mikroalgler, biyolojik çeşitliliği teşvik ederek, sera gazı salımlarını en aza indirme, toprak, su ve hava kalitesini iyileştirme ve ekolojik sürdürülebilirlik potansiyeline sahiptir. Ayrıca, istihdam, gıda güvenliği, enerji güvenliği ve kaynak tasarrufu sunarak sosyo-ekonomik sürdürülebilirliğe hizmet etmektedir. Tüm bu özellikler, alg sistemlerinin kullanımının hem karbon-nötr kentlere hem de sürdürülebilir bir çevreye ulaşmada yardımcı olma potansiyelini işaret etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Mikroalg, Biyotasarım, Fotobiyoreaktör, Karbon Nötrlük, Döngüsellik, Biyokütle
Doi: 10.17365/TMD.2022.TURKEY.25.01
|